Prof. Dr. İlknur EROL

1972 yılında Karabük’de doğdu. İlkokul öğrenimini Karabük Demir Çelik İlkokulu, ortaöğretimini Karabük Beşbinevler Ortaokulu, lise öğrenimini Karabük Demir Çelik Lisesinde tamamladı. 1989-1996 yılları arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1997-2002 yılları arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden uzmanlığını aldı.

Hakkımda Randevu Al

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocuklarda dikkat süresinde kısalma, dürtüsellik ve aşırı hareketlilik ile karakterize nörogelişimsel bir tablodur. Erken tanı ve doğru tedavi ile akademik başarı, sosyal uyum ve yaşam kalitesi önemli ölçüde iyileştirilebilir.

Çocuklarda dikkat eksikliği belirtileri okul performansında düşüklük, odaklanma güçlüğü ve unutkanlıkla kendini gösterir. Bu durum sadece ders başarısını değil, sosyal ilişkileri ve günlük yaşam becerilerini de olumsuz etkiler. Tanı konulmadan ilerlemesi, ikincil ruhsal sorunlara yol açabilir.

Hiperaktivite ve dürtüsellik, çocuğun kontrolsüz hareket etmesine, sıklıkla söz kesmesine ve tehlikeli davranışlarda bulunmasına sebep olabilir. Bu durum, ebeveyn-çocuk ilişkilerinde zorlanmalara, öğretmen ve arkadaş çevresinde anlaşmazlıklara yol açabilir. Erken müdahale büyük önem taşır.

DEHB tedavisi çok yönlüdür; ilaç tedavisi, psikoterapi ve aile eğitimi birlikte uygulanabilir. Düzenli takip ve bireyselleştirilmiş tedavi planı ile çocukların akademik, sosyal ve duygusal gelişimi desteklenir. Çocuğa uygun yaklaşım, uzun vadeli başarı için belirleyicidir.

Konu hakkında detaylı bilgi ve randevu almak için iletişime geçin!



    Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) nedir ve çocuklarda ne kadar yaygındır?

    Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), okul öncesi dönemden başlayarak okul çağı çocuklarında belirgin hale gelen bir durumdur. Bu durum çocuğun davranışlarını kontrol etmede ve dikkatini bir noktaya vermede yaşadığı sorunlarla kendini gösterir. DEHB, sanıldığından çok daha yaygındır ve yaklaşık olarak %4 ile %8 arasında bir oranda görülmektedir.

    Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) belirtileri nelerdir ve nasıl farklılaşır?

    Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) belirtileri, temelde iki ana başlık altında toplanabilir: dikkat eksikliği ve hiperaktivite-dürtüsellik. Ancak ilginç bir nokta var ki DEHB olan her çocukta bu belirtilerin hepsi aynı anda ve aynı şiddette görülmeyebilir. Tıpkı bir gökkuşağının farklı renkleri gibi, DEHB de çocuklarda farklı şekillerde kendini gösterebilir. Bazı çocuklarda en belirgin sorun dikkat süresinin kısalığıdır. Bu çocuklar, bir ödeve ya da oyuna odaklanmakta zorlanabilirler. Sanki zihinlerinde sürekli bir radyo kanalı değişiyormuş gibi, bir konudan diğerine atlayabilirler. Diğer bazı çocuklarda ise aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ön plandadır. Bu çocuklar yerlerinde durmakta zorlanır, sürekli hareket halindedirler. Sanki içlerinde hiç kapanmayan bir motor varmış gibi koşturup zıplayabilirler. Bir de bu iki belirti grubunun bir arada görüldüğü çocuklar vardır ki onlar hem dikkatlerini toplamakta güçlük çekerler hem de aşırı hareketli ve dürtüsel davranışlar sergileyebilirler. Burada önemli olan bir nokta da “hiperaktivite” teriminin DEHB olan tüm çocukları tam olarak tanımlamadığıdır. Hiperaktivite olmadan da DEHB olabilir, özellikle dikkat eksikliği belirtilerinin ön planda olduğu durumlarda.

    Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanısı nasıl konulur ve hangi faktörler önemlidir?

    Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanısı koymak, aslında bir dedektiflik çalışmasına benzer. Nasıl bir dedektif olay yerindeki ipuçlarını bir araya getirerek sonuca ulaşırsa, biz de çocuğun davranışlarını farklı ortamlarda gözlemleyerek ve çeşitli bilgiler toplayarak tanıyı koymaya çalışırız. Burada en önemli nokta, DEHB belirtilerinin 7 yaşından önce başlamış olması ve en az iki farklı ortamda (örneğin evde ve okulda) sorun yaratıyor olmasıdır. Aile içinde ve erken dönemde bu durum belirgin olmayabilirken, okul gibi daha yapılandırılmış, kurallı ve kalabalık bir ortamda belirtiler daha net bir şekilde ortaya çıkar. Tanıyı koyarken sadece belirtilerin varlığı değil bu belirtilerin sayısı, ne kadar süredir devam ettiği ve çocuğun hayatını ne ölçüde olumsuz etkilediği de büyük önem taşır. Unutmamak gerekir ki birçok çocuk zaman zaman dikkat dağınıklığı ya da aşırı hareketlilik gösterebilir. Ancak DEHB tanısı için bu belirtilerin daha sık, daha yoğun ve çocuğun günlük yaşamını olumsuz etkiliyor olması gerekir. Günümüzde DEHB tanısına yardımcı olacak herhangi bir laboratuvar testi (kan testi, idrar testi, EEG vb.), beyin görüntüleme yöntemi (beyin tomografisi, MR vb.) ya da psikolojik test bulunmamaktadır. Tanı tamamen bu konuda deneyimli ve bilgili uzmanların (çocuk psikiyatristleri, çocuk nörologları, klinik psikologlar gibi) klinik gözlemi ve değerlendirmesi ile konulur. Çocuğun davranışlarının hem ebeveynler hem de öğretmenler tarafından dikkatlice gözlenmesi, tanı sürecinin önemli bir basamağını oluşturur.

    Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan çocuklarda neden çocuk nöroloji değerlendirmesi ve EEG önemlidir?

    Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanısı almış bazı çocuklarda, beynin elektriksel aktivitesinde bozukluklar ve hatta fark edilmeyen nöbetler (epilepsi) görülebilir. Bu nedenle DEHB tanısı alan tüm çocukların bir çocuk nöroloğu tarafından değerlendirilmesi büyük önem taşır. Çocuk nöroloğu, çocuğun genel nörolojik durumunu değerlendirir ve olası ek sorunları tespit etmeye çalışır. Ayrıca DEHB tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, epilepsi nöbetlerini tetikleyebilir. Bu riski en aza indirmek için, DEHB tanısı konulan her çocuğa ilaç tedavisine başlanmadan önce mutlaka uyku ve uyanıklık EEG’si çekilmesi gerekmektedir. EEG, beynin elektriksel aktivitesini kaydetmeye yarayan basit ve ağrısız bir testtir. Bu test sayesinde, beyinde herhangi bir elektriksel anormallik olup olmadığı tespit edilebilir ve buna göre tedavi planı oluşturulabilir. Tıpkı bir elektrik tesisatında bir sorun olup olmadığını anlamak için yapılan bir kontrol gibi düşünebilirsiniz.

    Konu hakkında detaylı bilgi ve randevu almak için iletişime geçin!

    Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ile Özgül Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG) arasındaki ilişki nedir?

    Özgül Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG), tıpkı DEHB gibi çocukluk çağında sıkça karşılaşılan bir diğer durumdur. ÖÖG, bireylerin zeka düzeyleri normal olmasına rağmen, okuma, yazma ya da matematik gibi belirli alanlarda yaşıtlarına göre belirgin düzeyde zorluk yaşamasıdır. Halk arasında “disleksi” (okuma güçlüğü), “disgrafi” (yazma güçlüğü) ya da “diskalkuli” (matematik güçlüğü) olarak da bilinen bu durumların hepsi aslında ÖÖG’nin farklı türleridir. Öğrenme sürecinde yaşanan bazı temel basamaklarda bir sorun olduğunda ÖÖG ortaya çıkar. Örneğin okurken harfleri karıştırmak, yazarken bazı harfleri atlamak ya da matematiksel işlemleri yapmakta zorlanmak gibi durumlar ÖÖG’nin belirtileri olabilir. ÖÖG’nin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte merkezi sinir sisteminin işleyişindeki bazı farklılıklardan kaynaklandığı düşünülmektedir ve genellikle yapısal bir durumdur. ÖÖG tanısının konulabilmesi için çocuğun zeka düzeyinin normal sınırlarda olması önemlidir. DEHB ile ÖÖG farklı durumlar olmakla birlikte bazen bir arada da görülebilirler. Yani dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorunları olan bir çocukta aynı zamanda öğrenme güçlüğü de olabilir. Bu nedenle DEHB tanısı alan çocukların öğrenme becerilerinin de değerlendirilmesi önemlidir. Altta yatan genetik, metabolik ve nörolojik nedenlerin araştırılması için çocuk nöroloji bölümünde ayrıntılı bir muayene ve bazı tetkikler gerekebilir. ÖÖG yaşam boyu süren bir durumdur ancak doğru psiko-eğitsel yaklaşımlarla ve uzmanlar tarafından yapılan takip ve tedavi ile bu zorlukların üstesinden gelinebilir. Tıpkı bir müzik aletini çalmayı öğrenmek gibi, ÖÖG olan çocuklar da doğru yöntemlerle okuma, yazma ve matematik becerilerini geliştirebilirler.

    Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) yaşamı nasıl etkiler ve uzun vadede ne gibi sonuçları olabilir?

    Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), sadece okul hayatını değil çocuğun tüm yaşamını etkileyebilen bir durumdur. Dikkat dağınıklığı ve odaklanma sorunları nedeniyle akademik başarı düşebilir, ödevleri tamamlamakta zorlanılabilir ve okulda çeşitli sorunlar yaşanabilir. Sosyal ilişkilerde de zorluklar ortaya çıkabilir. Dürtüsel davranışlar ve başkalarının sözünü kesme gibi durumlar arkadaş edinmeyi ve sürdürmeyi güçleştirebilir. Ayrıca DEHB olan çocuklar genellikle düşük özgüven, hayal kırıklığı, sinirlilik, kaygı ve hatta depresyon gibi duygusal sorunlar da yaşayabilirler. Aşırı hareketlilik ve dürtüsellik, kazalara ve yaralanmalara yol açma riskini de artırabilir. Uyku sorunları da DEHB olan çocuklarda sıkça görülebilir. Uzun vadede, tedavi edilmeyen DEHB, yetişkinlik döneminde de devam edebilir. Hiperaktivite belirtileri yaşla birlikte azalma eğilimi gösterse de dikkat eksikliği ve dürtüsellik sorunları genellikle devam eder. Bu durum yetişkinlikte iş hayatında, ilişkilerde ve günlük yaşamın diğer alanlarında zorluklara yol açabilir. Ancak unutmamak gerekir ki erken tanı ve doğru tedavi yaklaşımlarıyla DEHB’nin olumsuz etkileri önemli ölçüde azaltılabilir ve bu çocuklar başarılı ve mutlu bir yaşam sürebilirler.

    Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan çocuklara nasıl destek olunabilir ve tedavi yaklaşımları nelerdir?

    Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan çocuklara destek olmak, aslında bir takım çalışması gerektirir. Bu takımda ebeveynler, öğretmenler, doktorlar ve gerekirse diğer uzmanlar (psikologlar, özel eğitim öğretmenleri gibi) yer alır. Tedavi yaklaşımları genellikle ilaç tedavisi ve davranışsal terapilerin bir kombinasyonunu içerir. İlaç tedavisi, özellikle dikkat ve dürtü kontrolünü sağlayan bazı beyin kimyasallarının (nörotransmitterler) düzeylerini düzenleyerek DEHB belirtilerini önemli ölçüde azaltabilir. Davranışsal terapiler ise çocuğa ve ailesine, DEHB ile başa çıkma stratejileri öğretmeyi hedefler. Tutarlı rutinler oluşturmak, dikkat dağıtıcı unsurları azaltmak, net ve anlaşılır iletişim kurmak, ödül sistemleri kullanmak ve etkili disiplin yöntemleri uygulamak gibi stratejiler, davranışsal terapinin önemli bir parçasıdır. Okul ortamında da DEHB olan çocuklara yönelik çeşitli destekler ve düzenlemeler yapılabilir. Öğretmenlerin sabırlı ve anlayışlı yaklaşımı, öğrenme ortamının düzenlenmesi, ödevlerin küçük parçalara bölünmesi ve sık geri bildirim verilmesi gibi uygulamalar, çocuğun okul başarısını ve uyumunu artırabilir. Unutmayın her çocuk özeldir ve tedavi yaklaşımı da çocuğun bireysel ihtiyaçlarına göre şekillendirilmelidir. En önemli şey ise, çocuğunuza sevgi, sabır ve anlayışla yaklaşmak ve ona her zaman destek olacağınızı hissettirmektir. Tıpkı bir fidanı büyütmek gibi, DEHB olan çocuklar da doğru bakım ve destekle potansiyellerine ulaşabilirler.