Prof. Dr. İlknur EROL

1972 yılında Karabük’de doğdu. İlkokul öğrenimini Karabük Demir Çelik İlkokulu, ortaöğretimini Karabük Beşbinevler Ortaokulu, lise öğrenimini Karabük Demir Çelik Lisesinde tamamladı. 1989-1996 yılları arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1997-2002 yılları arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden uzmanlığını aldı.

Hakkımda Randevu Al

Katılma nöbetleri, özellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde ortaya çıkan, ağlama sonrası nefesin tutulması ve bilinç kaybı ile seyreden geçici ataklardır. Genellikle iyi huylu seyirli olmakla birlikte, aileler için endişe verici bir durumdur.

Çocuklarda katılma nöbetleri, genellikle düşme, öfke veya korku gibi duygusal tepkiler sonrasında gelişir. Nöbet sırasında çocuk morarma, kasılma veya kısa süreli bilinç kaybı yaşayabilir. Bu durum epilepsi ile karıştırılmamalıdır, ayırıcı tanı önemlidir.

Katılma nöbetleri çoğunlukla kendiliğinden sonlanır ve çocuğun nörolojik gelişiminde kalıcı bir iz bırakmaz. Ancak tekrarlayan ataklarda düşmeye bağlı yaralanmalar görülebilir. Ailelerin doğru bilgilendirilmesi ve sakin kalabilmesi tedavi sürecinin önemli bir parçasıdır.

Tedavi, çoğu vakada gerekli olmayıp, yalnızca bilgilendirme ve düzenli takip yeterlidir. Nadiren demir eksikliği veya altta yatan başka nedenler varsa bunların tedavi edilmesi gerekir. Doktor takibi, hem tanının kesinleşmesi hem de güvenliğin sağlanması açısından gereklidir.

Konu hakkında detaylı bilgi ve randevu almak için iletişime geçin!



    Katılma Nöbetleri Nedir?

    Katılma nöbetleri, çocuklarda görülen, istem dışı bir nefes durmasıdır. Tıpkı ani bir reflekstir; nasıl ki elimiz yandığında düşünmeden geri çekeriz, bu da benzer bir tepkidir ve çocuğun kontrolünde değildir. Bazen öfke nöbetleri sırasında ortaya çıksa da bu kasıtlı bir davranış değildir. Çocuklar bu esnada bilerek nefeslerini tutmazlar. Genellikle, onları derinden etkileyen olaylar veya yoğun duygular bu duruma yol açar. Bu nöbetlerin istem dışı olduğunu anlamak, ebeveynlerin çocuklarına destek ve anlayışla yaklaşması için çok önemlidir.

    Çocuklarda Ne Tür Katılma Nöbetleri Görülür?

    Temelde iki ana tür katılma nöbeti vardır: siyanotik ve soluk. Bazı çocuklarda ise her iki türün özelliklerini taşıyan karışık nöbetler de görülebilir.

    Siyanotik Nöbetler: Bunlar katılma nöbetlerinin daha sık görülen türüdür. Genellikle çocukların öfke, hayal kırıklığı, sinirlilik veya üzüntü gibi duygusal tepkileri sonucu ortaya çıkar. Tipik senaryo şöyledir: Çocuk yoğun bir şekilde ağlamaya başlar, sonra susar ve nefesi kesilir. Bu esnada, oksijen eksikliğinden dolayı yüzü ve dudakları mor veya maviye dönebilir. Tıpkı çok üşüdüğümüzde dudaklarımızın renginin değişmesi gibi düşünebilirsiniz. Bazı durumlarda, çocuk kısa bir süreliğine bilincini de kaybedebilir.

    Soluk Nöbetler: Bu tür nöbetler ise genellikle ani bir korku, acı veya travmatik bir olay sonucu ortaya çıkar. Siyanotik nöbetlerden farklı olarak soluk nöbetlerde çocuğun kalp atış hızı yavaşlar. Tetikleyici olaydan sonra çocuk ya hiç ağlamaz ya da kısa bir çığlık atar, ardından nefesi kesilir ve bilincini kaybeder. Cildi tipik olarak soluk bir renk alır, hatta terli veya nemli görünebilir. Bazen, soluk nöbet geçiren çocuklarda vücutlarında seğirmeler veya idrar kaçırma da görülebilir.

    Katılma Nöbetleri Sırasında Neler Olur?

    Bir katılma nöbeti sırasında, çocuk önce kısa bir nefes alıp verir, sonra nefesi durur. Cilt rengindeki değişiklik, nöbetin türünü anlamak için önemli bir ipucudur. Siyanotik nöbetlerde cilt mor veya maviye dönerken, soluk nöbetlerde soluklaşır. Bayılma veya bilinç kaybı da görülebilir ve bu durum genellikle bir dakikadan kısa sürer, en fazla bir iki dakika kadar sürebilir. Yaklaşık her üç çocuktan birinde, nöbet sırasında kasılma benzeri, istemsiz hareketler de gözlemlenebilir. Neyse ki bilinç kaybından kısa bir süre sonra normal nefes alma kendiliğinden geri döner ve çocuk ilk nefesiyle birlikte rengi düzelir. Tüm bu olay genellikle bir dakikadan kısa sürer, ancak endişeli ebeveynler için bu süre çok daha uzun gelebilir. Nöbetin ardından, çocuk genellikle birkaç dakika içinde tamamen kendine gelir. Bu tipik süreci anlamak, ebeveynlerin ne bekleyeceğini bilmesine ve bu nöbetleri daha ciddi durumlardan ayırt etmesine yardımcı olabilir.

    Katılma Nöbetleri Ne Zaman Ortaya Çıkar?

    Katılma nöbetleri genellikle 6 ay ile 2 yaş arasında başlar, ancak bazı vakalarda 2 aylık bebeklerde bile görüldüğü olmuştur. Çocuk büyüdükçe bu nöbetler azalır ve genellikle 4 ila 6 yaşlarında tamamen kaybolur. Bazı durumlarda bu yaş 8’e kadar uzayabilir. Bu nöbetlerin en sık görüldüğü yaş aralığı genellikle 1 ile 3 yaş arasıdır, bazı kaynaklar özellikle 2 yaşını belirtir. Katılma nöbetlerinin sıklığı çocuktan çocuğa büyük ölçüde değişebilir. Bazı çocuklar günde birkaç kez nöbet geçirebilirken, diğerleri ayda bir veya iki kez gibi çok nadiren yaşayabilir. Unutulmaması gereken önemli bir nokta, katılma nöbetlerinin yalnızca çocuk uyanıkken meydana geldiği ve asla uyku sırasında görülmediğidir. Çocukların bu nöbetleri birkaç yıl içinde atlatması, uzun vadeli etkiler konusunda endişelenen ebeveynler için büyük bir rahatlık kaynağıdır.

    Katılma Nöbetlerinin Nedenleri ve Tetikleyicileri Nelerdir?

    Katılma nöbetlerinin, güçlü duygusal tepkilere veya fiziksel uyaranlara karşı oluşan refleks bir yanıt olduğu düşünülmektedir. Siyanotik nöbetler için yaygın tetikleyiciler arasında öfke, hayal kırıklığı (çoğu zaman sınırların konulmasıyla ilgili), sinirlilik, üzüntü veya öfke nöbetleri yer alır. Soluk nöbetler ise sıklıkla düşme veya başını çarpma gibi küçük yaralanmalardan kaynaklanan acı, ani bir korku, travmatik bir olay veya kaygı nedeniyle tetiklenir. Ayrıca demir eksikliği anemisi ile katılma nöbetlerinin sıklığı arasında bir ilişki olduğu bilinmektedir. Bu da düşük demir seviyelerinin çocukları bu tür nöbetlere karşı daha duyarlı hale getirebileceğini düşündürmektedir. Bazı durumlarda genetik yatkınlık veya ailede katılma nöbeti öyküsü de rol oynayabilir. Bazı araştırmalar, otonom sinir sisteminin geçici bir işlev bozukluğu veya beyin sapının belirli bölgelerindeki gelişimsel bir gecikme ile olası bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Ebeveynlerin anlaması gereken en önemli şey, bu nöbetlerin bir manipülasyon veya dikkat çekme davranışı olmadığı; tamamen istemsiz bir refleks olduğudur. Potansiyel tetikleyicileri belirlemek, bazen ebeveynlerin bir nöbete yol açabilecek durumlardan kaçınmasına yardımcı olabilir, ancak bunları tamamen önlemek her zaman mümkün değildir. Demir eksikliği ile olan bağlantı da tıbbi müdahale için potansiyel bir yol sunmaktadır.

    Konu hakkında detaylı bilgi ve randevu almak için iletişime geçin!

    Katılma Nöbetleri Nasıl Teşhis Edilir?

    Katılma nöbetlerinin teşhisi öncelikle ayrıntılı bir tıbbi öyküye dayanır. Bu öyküde, ebeveynlerin nöbetler hakkında sağladığı detaylı açıklamalar çok önemlidir. Bir sağlık uzmanı, çocuğun genel sağlığının iyi olduğundan emin olmak için fiziksel bir muayene yapacaktır. Özellikle demir eksikliği anemisi olup olmadığını kontrol etmek için kan testleri istenebilir. Bazı durumlarda, özellikle altta yatan herhangi bir kalp sorusu şüphesi varsa, bir elektrokardiyogram (EKG) çekilebilir. Elektroensefalogram (EEG), nöbetler veya nörolojik durumlarla ilgili başka endişeler yoksa genellikle önerilmez. Konjenital laringeal stridor, aritmi, prematüre apne, genetik bozukluklar, epilepsi, sepsis, kazara olmayan travma veya PDA’ya bağımlı konjenital kalp lezyonu gibi katılma nöbetlerini taklit edebilecek diğer tıbbi durumları dışlamak önemlidir. 60 saniyeden uzun süren uzun süreli bir katılma nöbeti, alternatif teşhisleri düşünmek için daha ileri araştırmaları gerektirmelidir. Tanı süreci, nöbetlerin gerçekten iyi huylu katılma nöbetleri olduğunu ve daha ciddi altta yatan bir tıbbi sorunun belirtileri olmadığını doğrulamak için hayati öneme sahiptir.

    Katılma Nöbetleri Durumunda Ne Yapılmalı ve Nasıl Yönetilmelidir?

    Bir katılma nöbeti sırasında, ebeveynlerin ve bakıcıların sakin kalması çok önemlidir. Bu etkili bir şekilde yanıt vermelerine ve nöbetten sonra çocuğa güven vermelerine yardımcı olacaktır. Öncelik, bilinç kaybı yaşarsa yaralanmasını önlemek için çocuğu güvenli bir yere yatırmaktır. Çocuğu yere veya yatağına yatırmak önerilir. Nöbet sırasında çocuğu dik tutmak, beyne giden kan akışını potansiyel olarak azaltabileceği için tavsiye edilmez. Bazı ebeveynler, çocuğun alnına nazikçe serin, nemli bir bez koymanın yardımcı olduğunu düşünse de bunun nöbeti kısaltmadaki etkinliği kesin olarak kanıtlanmamıştır. Çocuğu sallamaktan veya üzerine su serpmekten kaçınmak önemlidir, çünkü bu eylemler yardımcı olmaz ve zararlı olabilir. Benzer şekilde boğulma veya kusma riskini önlemek için çocuğun ağzına parmak, yiyecek veya içecek dahil hiçbir şey koymak kesinlikle tavsiye edilmez. Çocuğun nefesi kendiliğinden döneceği için ağızdan ağıza solunum veya CPR denenmemelidir. Nöbetin süresini not almak, ebeveynlerin bu olayların genellikle bir dakikadan kısa sürdüğünü fark etmelerine yardımcı olabilir. Nöbet bittikten sonra, çocuğa kısa bir sarılma ve güvence vermek önemlidir, ardından normal aktivitelere geri dönülmelidir. Genellikle, nöbetin kendisine aşırı dikkat vermekten kaçınılması önerilir, çünkü bu istemeden de olsa nöbete yol açan davranışları pekiştirebilir.

    Gelecekteki Nöbetleri Önleme

    Katılma nöbetleri istemsiz olsa da ebeveynlerin tetikleyici olayların sıklığını potansiyel olarak azaltmak için uygulayabileceği stratejiler vardır. Çocuğun öfke nöbetlerine veya güçlü duygusal tepkilerine sıklıkla yol açan durumları belirlemek ve mümkün olduğunca bunlardan kaçınmak faydalı olabilir. Çocuğun yeterince dinlenmesini ve aşırı yorgun veya aç olmamasını sağlamak da önemlidir, çünkü bu faktörler hayal kırıklığına karşı toleranslarını azaltabilir. Tutarlı ve sakin disiplin yöntemleri kullanmak, daha istikrarlı bir duygusal ortama katkıda bulunabilir. Çocuğa uygun seçenekler sunmak, onlara bir kontrol hissi verebilir ve hayal kırıklığı duygularını azaltmaya yardımcı olabilir. İyi davranışları övmek de olumlu etkileşimleri teşvik edebilir ve potansiyel olarak olumsuz patlamaları azaltabilir. Genellikle, bir katılma nöbetinden hemen sonra öfke nöbetlerine veya mantıksız davranışlara boyun eğmekten kaçınılması tavsiye edilir, çünkü bu nöbete yol açan davranışı istemeden de olsa pekiştirebilir. Bazı durumlarda, çocuk çok üzülmeden veya morarmadan önce müdahale edilirse, dikkat dağıtma teknikleri bir nöbeti önlemede etkili olabilir.

    Demir Eksikliğinin Rolü

    Demir eksikliği anemisi ile katılma nöbetlerinin artan sıklığı arasında bilinen bir ilişki vardır. Tanısal değerlendirmenin bir parçası olarak sağlık uzmanları çocuğun demir seviyelerini kontrol etmek için kan testleri isteyebilir. Çocuğa demir eksikliği teşhisi konulursa, tedavi planının bir parçası olarak damla veya hap şeklinde demir takviyesi önerilebilir. İlginç bir şekilde bazı çalışmalar demir takviyesinin, demir eksikliği tanısı olmayan çocuklarda bile katılma nöbetlerinin sıklığını azaltmada faydalı olabileceğini göstermiştir. Demir takviyesi için tipik başlangıç dozu genellikle günde 3 ila 6 mg/kg aralığındadır.

    Ne Zaman Tıbbi Yardım Alınmalıdır?

    Katılma nöbetleri genellikle iyi huylu olsa da ebeveynlerin ne zaman tıbbi yardım almaları gerektiğini bilmeleri önemlidir. Çocuğunuzun katılma nöbeti geçirdiğinden şüpheleniyorsanız, özellikle ilk kez oluyorsa, çocuğunuzun sağlık uzmanına başvurmanız önerilir. Katılma nöbetleri daha sık hale gelirse veya kötüleşiyor gibi görünüyorsa da tıbbi yardım alınmalıdır. Bazı durumlarda acil tıbbi müdahale gereklidir. Çocuk nefes almayı bırakırsa veya nefes almakta zorlanırsa 112’yi aramalısınız. Çocuk 1 dakikadan uzun süren nöbetler geçirirse de derhal tıbbi yardım alınmalıdır. Benzer şekilde çocuk bayılırsa ve uyandırılamazsa, acil sağlık hizmetleriyle iletişime geçilmelidir. Tipik katılma nöbetlerinden farklı, yeni başlayan veya farklı sertleşme, titreme veya sarsıntı hareketleri, özellikle daha önce bir doktor tarafından katılma nöbeti teşhisi konulmamışsa, derhal değerlendirme gerektiren daha ciddi bir altta yatan duruma işaret edebilir. Dudakların, dilin, yüzün veya cildin ani soluklaşması, mavileşmesi veya grileşmesi de derhal tıbbi müdahale gerektirir. Bir katılma nöbeti 1 dakikadan uzun sürerse veya çocuk bilincini hızla geri kazanmazsa, acil yardım alınmalıdır. Ek olarak öfke nöbetleri 4 yaşından sonra kötüleşirse ve bayılma noktasına kadar katılma nöbetlerini içeriyorsa, bir sağlık uzmanına danışmak tavsiye edilir.